BAHAR ŞARKILARI
Papatyalar, gelincikler, mor salkımlar, erguvanlar, zümrüt yeşili fon üzerinde bazen alabildiğine sarı, bazen de mor halı serilmiş gibi kır çiçeği kümeleri. Alabildiğine mor, alabildiğine sarı, alabildiğine coşku... Havada taze çimen kokusu, denizde başka türlü bir ışıltı. Bu tablonun adı “bahar”. Kimin eseri derseniz .... Açın camlarınızı, dolsun içeri taze çimen kokusu, baharın esrik coşkusu!
Açın camları, oturun bahçenizdeki söğüdün altına elinizde bir fincan sütlü kahve, kulaklarınızda evde çalınmakta olan piyanonun bir süs havuzunun narin fıskiyesinden şırıldayan sularını çağrıştıran nağmeleri. Yanınızda iki candan dost baharın güzelliklerini paylaşın.Nedense bu günlerde aklıma düşen şarkılar: “—Baharın gülleri açtı, yine mahsundur bu gönlüm” “Bahar geldi gül açıldı, ruhuma neşe saçıldı” “Bahar meltemidir başımda esen”, “Bahar gelir bülbül öter”, “Baharı beklerken ömrüm kış oldu”, “Bahar vakti gelecektin”, “Baharla hazan birleşemez, ortada yaz var”, “ Bahçemde açılmaz seni görmezse çiçekler”. Hele bir şarkı var ki sormayın Emin Ongan’ın segah şarkısı, sözler Hilmi Soykut:
“Baharı okşuyor ellerim Meltemlerde burcu burcu sevgi Sularda hülyalar boncuk boncuk Mercan gibi
Yıldızlar suya düşerken pul pul Akşamı yudum yudum içiyorum. Şu var ki: Gönlümde sensizliğe benzer bir hal Hicran gibi
Çılgınca sevmek istiyorum Benim olsun diyorum
Yıldızlar suya düşerken pul pul Akşamı yudum yudum içiyorum. Şu var ki: Gönlümde sensizliğe benzer bir hal Hicran gibi “
Gustav Mahler’in, Franz Schubert’in, Schumann’ın liedlerine benzemez bizim şarkılarımız; onlar bizim ana dilimiz, duygularımız, yaşadıklarımız, onlar biziz...
Çocukluğumun Erenköy’ünde erguvanlar ve manolyalar arasında piyano ve udun ahenkli birlikteliğinden etrafa yayılan Neveser Kökteş’in nihavent şarkıları ve dilimde buzlu limonatanın ferah tadı, bahçede ağırlanan konuklar, hamakta bebeğiyle uyuya kalan küçük kız... Sorumlulukları olmayan sevilen, korunup kollanan bir küçük kızın nostaljisi midir bu? Yoksa gerçekten hayat eski baharlarda daha mı keyifliydi? Kuşkusuz İstanbul’un baharları eşsiz güzellikteydi ki bavulumuzu alıp papatya-gelincik görmek için kovulmuş gibi yedi saatlik, ondört saatlik Ege şehirlerine gidilmezdi. Şimdilik buna da şükür ki dört beş saatlik yolculuktan sonra papatya-gelincik ve temiz deniz görebiliyoruz.Uzağa gitmek istemeyenler için: “Bahar geldi gül açıldı, Ruhuma neşe saçıldı, Mavi gözlü sarışın kız, Gel gidelim adaya biz”. Baharınız kutlu, gönülleriniz şen olsun ! Füsun Kankat
__________ ESET NOD32 Antivirus tarafından sağlanan bilgiler, virüs imza veritabanı sürümü: 7099 (20120430) __________
İleti ESET NOD32 Antivirus tarafından denetlendi.
http://www.nod32.com.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder