1 Aralık 2015 Salı

Kazuo Ishiguro ve Noktürnler

                                            NOKTÜRNLER

Kazuo Ishiguro'nun "Noktürnler" adlı kitabından bahsetmek istiyorum. Yazarın ilk öykü kitabı ve çok keyifli ayrıntılarla bezenmiş,  hayata dair, müziğe ve müzisyenlere dair bir çok şey var. Kitap adeta beş öykülü bir beste gibi... 

Kazuo Ishiguro, bilindiği gibi Japon asıllı bir İngiliz yazar.  1954 yılında Japonya'nın Nagazaki kentinde doğan Ishigiro, beş yaşındayken ailesiyle birlikte İngiltere'ye geldi.  1981 yılında üç kısa hikayesi yayınlandı ve o tarihten itibaren sadece yazdı.  1989'da yayımlanan üçüncü romanı "Günden Kalanlar" ile prestijli Booker Ödülü'nü kazanan Ishiguro'nun Beni Asla Bırakma adlı romanı Time dergisi tarafından İngilizce yazılmış en iyi 100 roman listesinde gösterildi.  Bu yıl yayımlanan "Gömülü Dev" adlı romanı ise yılın en büyük edebiyat olaylarından biri olarak kabul edilirken bugüne kadar edebi romanlar yazan Ishiguro'nun ilk kez fantastik edebiyatın ögelerini kullanmasıyla da tartışmalara neden oldu.

Bugün çağdaş edebiyatın en önemli isimleri arasında sayılan Kazuo Ishiguro, belki müzisyen olamadı  ama müzikle bağını hiç koparmadı. Amerikalı caz müzisyeni Stacey Kent'le tanıştı, onun için şarkı sözü ve albüm tanıtım yazıları yazdı. 2009'da tamamladığı ilk öykü kitabı "Noktürnler:  Müziğe ve Günbatımına Dair Öyküler " de müzik ve müzisyenler üzerine. Noktürn, kelime anlamı olarak Batı müziğinde geceden esinlenen ya da geceye çağrışım yapan beste türü olarak özetlenebilir.

Ishiguro, kitapta yer alan beş öyküde müzisyenleri ve müziği yaşamının merkezine koymuş kişileri konu alıyor. Gün batıyor müzisyenlerin umutları, kaygıları, hayal kırıklıkları, tutkuları gün yüzüne çıkıyor.  Hikayelerin geçtiği coğrafya da birçoğumuzun gençlik anılarını canlandıracak nitelikte İngiltere'nin kırsal tepelerinde, yemyeşil kırlara bakan kafeler veya çay salonlarında, kimi zaman Londra'nın merkezindeki parklar veya sokaklarda geçen gündelik hayatın incelikli bir anlatımı gibi.

Derlemenin ilk öyküsü Aşk Şarkıcısı'nda kahramanımız Venedik'te San Marco Meydanı'ndaki kafelerdeki  orkestralarda çalan Jan adlı bir gitarist. Bir öğleden sonra orkestra orkestra  Baba filminin  tema müziğini tam dokuz defa çaldığını hatırlıyor. Yine bir gün eşi ile İtalya'ya gelen ünlü müzisyen Tony Gardner ile karşılaşıyor. Gondol kiralayıp kaldıkları otelin penceresinin altına giderek eşine serenat yapmaya hazırlanan Gardner, Jan'dan kendisine eşlik etmesini istiyor. Çocukluğunun geçtiği  komünist Polonya'da annesiyle plaklarını dinledikleri müzisyene yıllar sonra eşlik etme fikri Jan'ı elbette çok heyecanlandırıyor. Gecenin sonunda Bayan Gardner'ın hıçkırıklarını duyan Jan, yaşlı çiftin arasındaki sönmeye yüz tutmuş aşkın tekrar alevlendiğine inanıyor ve "Becerdik Bay Gardner . Evet becerdik, onu kalbinden yakaladık" diye fısıldıyor. Ama sonrasında olaylar hiç de tahmin ettiği gibi gelişmiyor.

Kazuo Ishiguro'nun öykülerini okumak gerçekten çok keyifli ve aynı zamanda heyecan verici. Müziği yaşamın merkezine koymuş kişilerin iç dünyasına girmek de...

Kitap Yapı Kredi Yayınlarından çıkmış ve çeviri Zeynep Erkut'a ait.

Füsun Kankat