19 Kasım 2012 Pazartesi

Dindarlık ve "Kutsal" Kavramı Üzerine

                            DİNDARLIK  VE  “KUTSAL” KAVRAMI  ÜZERİNE

Dünyada çok sayıda dinlerin olması, yeknesak bir tanımının yapılmasını zorlaştırmasına rağmen ortak noktaları esas alınarak din; “ Doğaüstü, kutsal ve ahlaki öğeler taşıyan, çeşitli ayin, uygulama, değer ve kurumlara sahip inançlar bütünü” şeklinde tanımlanır. Klasik anlamıyla, kutsal, değişmez, dogmatikdir ve gönülsel  teslimiyeti gerektirir. Dinsel düşünmeye göre, insanlıkta dinsel ve dinsiz dışında gruplaşma olmaz ve dinler, hak ve batıl ekseninde değerlendirilir.                                                             İnsanlar, çok eski zamanlardan beri  doğaüstü bir kudrete, isterse çok ilkel olsun, bir dine tutundukları halde, dinin ne demek olduğunu ve neden dolayı insanların ibadet ihtiyacını duyduklarını düşünmeye de çok sonradan başlamışlardır. Zaten bu düşünüş, hiç şüphesiz, felsefeyi doğuran etkenlerden biri olmuştur. Felsefe,  daha doğrusu metafiziğin ortaya çıkışıyla birlikte hemen doğaüstü bir kuvvetin, Tanrı fikrinin eleştirici bir tarzda düşünülmesi yolu açılmıştır. İnsanlığın tarihi hakkındaki bilgilerimiz genişledikçe, insanların çeşitli iman, itikat ve dini kuruluşları karşılaştırmalı bir yolda incelendikçe dinin şekli, ismi, düzeni ne olursa olsun aslında bir bütün, tümel bir kavram olduğu açıkça ortaya çıkmıştır. Gerçi insanlığın tuttuğu birçok dinler arasındaki isim, ibadet şekilleri ve özellikle ahlaki değer farklarına rağmen din adı altında var olan bu tümel kavram, her halde teker teker dinlerin inanç, ibadet ve uygulamalara dair meselelerinden daha muazzam bir sorun teşkil eder.                                      Alman teolog Schleiermacher’e göre; -dinin bir cismi, bir de ruhu vardır.  Dinin cisminde kurumları, aşamaları, nasları ve din yapısının toplumsal kafesi vardır. Devleti  dinle  idare edenler veya böyle düşünenler, dinin cismine ait kurumları daima dünya işlerini düzenleme ve halkı itaate sevk için kullandıklarından, en büyük önemi bu kısma vermişlerdir. Biat kültürü dediğimiz bu durum zaten halkın da çoğunlukla benimsediği ve dini görünen zahiri kurallarıyla uyguladığı ( pek de derinliğine vakıf olmayarak) bir ibadet şeklidir.  Dinin ruhu ise, tabiatın ötesindeki şeylerin, en yüksek değerlerin sezgi ile bilinmesinden ibarettir. Dini duygular, ancak bireyle önsüz sonsuz arasındaki içrek temaslardan çıkabilir. Dinin ruhu bu suretle anlaşıldıktan sonra dinin cismini teşkil eden resmi inanılan şeyler, törenler, çeşitli toplumlarda çeşitli şartlar altında başka başka şekillerde beliren kavramlardan ibaret kalır. O halde din, sadece ruhsal bakımdan incelenecek olursa çeşitli toplumlar içinde çeşitli şekillerde beliren dinler arasında  büyük bir fark bulunamaz.                                                           Çağımızın modern, bilişim ve teknoloji  bakımından bir hayli ileri olan bugününe bakacak olursak ortalama aydın  kentsoylu insan gerek hızlı ilerleyen günlük yaşantısı, gerekse pozitivist bakış açısı itibariyle, dine ve dinsel konulara uzak durmayı  büyük bir özgüvenle yeğliyor. Her şeyden önce bir felsefeseverin yada en azından normal erdemli bir insanın varoluş, hayat, ahlak, iyilik, kötülük, merhamet, yardımlaşma v.b. konularda düşünmesi ve doğru  eylemlerin hayatta kişiyi doğru sonuçlara ulaştırabileceğini duygusal zeka ve sezgi  yoluyla kavrayabilmesine karşın sıradan bir aydın, yüzünde müstehzi  bir ifadeyle hemen bilimin savunulmasına baş vurmaktadır. Her düşünsel alanın tabiî ki mutlak olmayan tarafları vardır. Evlilik töreninin, doğumun, ölümün  kutsanan  seremonileri, ritüelleri olduğu gibi gün içinde içilen bir “beş çayının”bile bir ritüeli ve bir asaleti vardır.   “Kutsalllık”, insan hayatının anlamıdır. Kutsal mekanlarda bulunmak, kutsanmış bir yiyecekten tatmak, kutsal bir törene katılmak insanın bu dünyadaki seçkin ayrıcalığıdır ve bunun tadına varmalıdır. Dini yalnız böyle akılcı bir kuramla açıklamak yeterli  de değildir. Din, Tanrı’ya ya da tanrılara imandan daha başka şeyleri de içine alır. Dinde ibadet ve kurtuluş ihtiyacı duygusu da vardır. İnsan ruhunu iyileştiren ve yücelten değerleri dinsel  konularda bulan insanoğlunun, bugünün  elektronik beyninin aslını yaratan akılların aklı’na olan inancını ve ibadetini  de “kibirli bir aydın”ın saygıyla karşılaması ve emosyonel zekasını biraz çalıştırması lazım.----diye düşünüyorum.

Füsun Kankat

 

 



__________ ESET NOD32 Antivirus tarafından sağlanan bilgiler, virüs imza veritabanı sürümü: 7708 (20121119) __________

İleti ESET NOD32 Antivirus tarafından denetlendi.

http://www.nod32.com.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder