31 Ekim 2012 Çarşamba

Yağmur Keyfi ve Islak Düşler

YAĞMUR KEYFİ ve ISLAK DÜŞLER

Bahçedeki lambanın ışığı altında çimenlerin ıslak ıslak parıldadığını görüyorum. Güllerin yaprakları ıslak, pırıl pırıl ve revnaklı ; henüz banyo yapmış bir bebeğin ıslak kirpiklerindeki su damlacıkları gibi üstlerinde biriken her bir damlacık yere düştü düşecek.  Defne Ağacı da aynı şekilde, duştan çıkmış selvi boylu, lepiska saçlı güzeller güzeli Dafne olarak , ıslak saçlarından sular akarak karşımda durmakta... Toprak kokusu, çimen kokusu, şimşekler ve gök gürültüsü, hepsi birden bir pastoral senfoninin içine çekiyor insanı. Gökyüzünde ardı ardına çakan şimşekler ve o büyük gümbürtü; timpani ve davullarla canlandırıldığında nasıl görkemli bir orkestrasyon ortaya çıkarsa, evlerin damlarına, pergolelerin üstlerine ve köpek kulübesinin üstüne düşen yağmur damlaları da bir piyanonun tuşlarında hayat bulur ve ruhumuza işler. Üzeri camla kaplı bir kamelyanın üzerine düşen damlalarla, kümesin üzerine düşen her bir yağmur damlasının çıkardığı ses notalara dökülecek olursa ortaya çok ilginç melodiler çıkacaktır. Önce uzun süren ve yeknesak bir şekilde düşen damlaların sesini dinleriz. Uzun süren bir yağıştan sonra tıp- tıp- tıp- giderek yavaşlayan ve tek tek çıkan sesler kulağımıza gelir; bunlar, düştükleri zemine göre bazen tiz, bazen de tok ve bas sesli vuruşlar halindedir. Tıpkı bütün bu güzellikleri seyrederken dinlemekte olduğum  diskten etrafa yayılan  Chopin’in “Yağmur Damlaları” prelüdünde olduğu gibi.  İşte şimdi, bütün bu damlalar, usta parmaklardan da aynı şekilde piyanonun tuşlarına damlıyorlar. Nitekim, günümüz sanatçılarından Kazakistanlı Anjelika Akbar, özel olarak “Su” isimli bir CD çıkarmıştı. Çok ilginç bir müzik çalışmasıydı. Aynı zamanda, meditatif bir terapiyi de amaçlıyordu. Ankara’da yaşayan  sanatçı doğadaki sesleri ve özellikle de su seslerini piyanoda canlandırmaya merak sarmıştı.

Her iki tarafında asırlık devasa ağaçların sıralandığı uzun bir yolda, yağmurda araba kullanırken hayal edin kendinizi; ön cama vuran yağmur damlaları ile yarışırcasına çalışan sileceklerin çıkardığı sesi hatırlayın! Buğulanan camlar, sürekli çalışan silecekler ve arada bir eldiveninizle içerden buharlı silmeye çalışmak... O andaki durumla baş etmekten başka fazla bir şey düşünmeyiz.                                              Doğanın bu ıslak seslerinin uyandırdığı bütün bu duyguların hepsi galiba daha çok kırsalda ruhumuzu ele geçiriyor. Zira karmaşık şehir ortamında insanın farkındalığı zevke değil, gerilime yol açıyor. Yağmurdan ve kardan zevk almak için iki katlı veya tek katlı düzayak evlerin, boş yolların, alabildiğine boşluğun olduğu ve doğanın üzerinde insanın sere serpe yayılarak yaşadığı eski model bir hayat tarzı olsaydı, ne güzel olurdu!... Ama yine de karamsar olmayalım. İlkbaharın yeşilini ve kuş seslerini nasıl seviyorsak,  sonbaharın yaprak dökümünü, yağmurunu, sağnağını ve hatta en şiddetli gök gürültüsünü dahi idrak edelim ve tadına varalım. Onları , bir orkestrada hangi enstrümanlarla canlandırabileceğimizi düşleyelim.  “Tadına varmak”, çok önemli; örneğin ben şu anda “güz gülleri”nin tadına varıyorum. Gerçekten o kadar güzeller ki. Hepsi birden yakut rengi, grup rengi, beyaz, krem , açmışlar ve kış gelmeden son defa keyifle selamlıyorlar bizi...

Bir zamanlar, bir yazarın dediği gibi: -“Sararan çimenlerin, solan yaprakların yeşilliğini,                                        

                                                                    Hiçbir şey geri getiremez.

                                                                    Fakat, her şeye rağmen hayat

                                                                    Üzülmeye değmez !”

 

Füsun Kankat        

                                                                         

 



__________ ESET NOD32 Antivirus tarafından sağlanan bilgiler, virüs imza veritabanı sürümü: 7647 (20121031) __________

İleti ESET NOD32 Antivirus tarafından denetlendi.

http://www.nod32.com.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder