22 Ekim 2013 Salı

Bach'ı Yeniden Yaratan Adam

BACH'I  YENİDEN  YARATAN  ADAM  

Felix Mendelssohn,  karısı Cecile'in sabah ısmarladığı eti almak üzere Liiepzig'deki küçük mütevazi evinin yakınındaki kasaba uğrar...  Kasap ile uzun zamandır arkadaştır. Bu kasabı tercih etmesinin en büyük nedeni de, kendisine her zaman etin en iyi kısımlarını veriyor olmasıdır. Kafası sürekli notalarla dolu bir halde kasaba girer ve karısının istediği eti hazırlarken dalgın dalgın kasabın hareketlerini izler. Sonunda kasap işini bitirir ve eti bir kağıda sarıp, Mendelsossohn'un eline tutuşturur. Yağmurlu bir gün olduğu için eti koltuğunun altına sıkıştıran genç müzisyen, şemsiyesini de açıp yine dalgın dalgın evin yolunu tutar. Cecile, kapıyı açar açmaz Mendelssohn'un elinde göremediği eti sorar: " Felix, yoksa yine mi unuttun ısmarladığım eti almayı?" Felix anlamaz gözlerle karısına bakarken şemsiyeyi de kapatmaya çalışmaktadır. Tam o sırada koltuğunun altına sıkıştırdığı et düşer. Cecile hışımla eti alıp tezgahın üzerine koyar ve paketi açmaya başlar.                                                            Mendelssohn'un bir anda gözü kasabın eti sardığı kağıda takılır. Kağıt, üzerine bir sürü notaların olduğu bir kağıttır. Daha ilk görüşte bunun önemli bir kağıt olduğunu anlamıştır.      Karısına hemen durmasını söyler. Kadın şaşkın vaziyette dalgın kocasının birden nasıl olup da böyle heyecanlandığına bakar.

Felix hemen kasabın sardığı kağıdı titizlikle etten ayırır ve bir süre öylece kağıda bakar. O sırada notaları okumakta ve kafasında canlandırmaktadır. Birden çığlık atar: "Bu... Bu Bach'ın yazdığı bilinen, ama asla asla ortaya çıkarılmamış ünlü Aziz Matta Passin'u!"                                    "Yani?..." der Cecile; hiç bir şey anlamamıştır. "Düşünebiliyor musun, yıllardır kayıp olduğu sanılan ünlü Passion bu!  Benim hemen gitmem gerek!"

Koşarak kasaba ger döner. "Etleri sardığın bu kağıtları nereden buldun?" Kasap kayıtsızca,   "Yukarıda depoda bunlardan çok" der. Birlikte yukarı çıkarlar. Felix bayılacak gibidir. " Hemen yukarı çıkıyoruz. Ne kadar kağıdın varsa satın alıyorum" der. Birlikte yukarı çıkarlar.  Felix için bu hurda kağıt yığını, Washington kütüphanesi kadar zengin bir bilgi hazinesidir.

Kağıtların içine dalar ve Bach'a ait ne kadar nota varsa ortaya çıkarır. Müthiş bir heyecanla eve dönerek, Bach'ın eserlerini yeniden notaya geçirmeye başlar. İşte müzik tarihinde Bach'ın yeniden dönüşünü sağlayan ünlü Felix Mendelssohn budur. Jakob Ludwig Felix Mendelssohn Bartoldy 3 Şubat 1809'da Hamburg'da dünyaya geldi. 12 yaşına kadar 6 senfoni, koro parçaları ve piyano için eserler yazdı. En büyük felsefi desteğini de o sıralarda 72 yaşında olan Goethe'den alır. Aralarındaki yaş farkına rağmen Felix, Goethe'nin iyi bir arkadaşı olmuştur.     Goethe'nin ünlü Faust eseri Felix'in yaylı çalgılar sekizlisi için yazdığı oda müziğine esin kaynağıdır.

Kasapta bulduğu Bach'ın "Aziz Matta Passion"nu üzerine çalıştıktan sonra, onu Berlin Korosu derneği başkanı Zelter'e götürür ve çalınmasını ister. Zelter'in de rızasıyla 1829'da yani Bach'ın kendi yönetiminde seslendirilişinden tam yüz yıl sonra Matta Passion'u yeniden hayat bulur. Felix, bundan sonra Bach'ı hayata döndüren isim olarak müzik tarihine geçecektir. Her gittiği yerde, her konserinde Bach'a özel bir önem atfeder. Bir yandan da Almanların çok iyi tanımadığı Hendel'i tanıtmaya çalışmaktadır. Felix Mendelssohn, artık tam bir müzik araştırmacısı ve bestecisidir. Bach'tan kendi dönemine kadar tüm bestecilerin unutulmuş yapıtlarını sahnelemeyi bir görev edinmiştir.

Liepzig'e dönen Mendelssohn, 1842-43 yılları arasında ünlü Liepzig Konservatuarı'nı kurar ve tüm dünyaya tanıtır. Kardeşi ve ilk piyano hocası olan kız kardeşi Fanny'nin 1847 yılı mayıs ayında ölmesinin ardından büyük bir şok geçirir. Aynı yıl, büyük karamsarlık içinde Fa Minör yaylı çalgılar kuarteti besteler. Cecile'nin bütün uyarılarına rağmen çok çalışmaktan itibaren yorgun ve zayıf düşer. Bu sırada zaten tüberküloza da yakalanmıştır. 1847 yılının 4 kasımında da hayata gözlerini kapar.

Mendelssohn yalnızca bir müzik adamı değil, donanımlı bir sanatçıdır. İyi bir ressamdır, edebiyat konusunda çok yetkindir, besteciliğinin yanısıra çok usta bir piyanist, viyolonsel sanatçısı ve org ustasıdır. Piyano için yazdığı eserler neredyse unutulmuştur, ama hala düğün salonlarını süsleyen ünlü eseri hemen her gün dünyanın çeşitli yerlerinde çalınmaya devam ediyor. Ben şahsen "Sözsüz Şarkılar" başlıklı piyano parçalarının hastasıyım. Gondolcu'nun Şarkısı, Bahar Şarkısı ve Lullaby'dan bıkmak mümkün müdür? Bir de piyano üçlüleri... Piyano, keman ve viyolonsel üzerine bestelediği oda müziği eserleri ruhlara şifadır. Sanat nedir? diye sorulduğunda pek çok tanımlama yapılabilir. Bence sanat, onu yaratan insan öldükten sonra asırlar boyunca kalandır. Hala Mendelssohn'u ve Bach'ı konuşuyorsak, dinliyorsak ve tanıyorsak, işte buna sanat denir.

 

Füsun Kankat

Kaynakça: "Bütün Dünya" Başkent Ünv. k.y.

Mümtaz İdil'in "Tarihten Damlalar"başlıklı makalesi

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder