7 Ekim 2013 Pazartesi

Konuşsana be adam !

"KONUŞSANA  BE  ADAM!"

1564 yılının 18 Şubat cuma günü, bundan 438 yıl önce, Roma'nın varoşlarından birinde Marcel Corvi'ye yakın Fonari Sokağı'nda duran arabadan, kara giysilere bürünmüş dört adam koşarak 212 No.lu eve girer. İçeride, demir bir karyolada kaskatı kesilmiş, hareketsiz, yaşlı bir adam yatmaktadır.

Kara giysili adamlar, birer icra memuru titizliği ile odadaki eşyaların envanterini çıkarmaya başlarlar. Ceviz bir sandığı hışımla açarlar ve içindeki 8190 Duka ile 200 Skudi'ye el koyarlar.   Paraların bir bölümü bakır kutular içinde, bir bölümü de eski bir mendile sarılmıştır. Fonari sokak, 212 No.lu eve giren Roma Sulh yargıcı Tomasso de Cavalieri ile Daniele de Volterra, üzgün bir yüzle Leonardo Buanarrotti'ye bakarlar. "Amcanız ölmüş, bay Buanorotti ," der, yargıç Cavalieri, "Evde de sizin işinize yarayacak doğru dürüst bir şey yok. Zavallının, ölmeden üzerine zorlukla çekebildiği şu keçi postundan başka... Sandıktan çıkan paralar ise borçlarını bile ödemeye yetmeyecek kadar değersiz. Üzgünüm..."

Leonardo Buanarotti, amcası Michelangelo Buanarotti'nin kanı çekilmiş yüzüne bakarak derin bir soluk alır:  "Keşke, birkaç yüzyıl sonra doğsaydım... İşte o zaman onun mirasçısı olmak harika olurdu..."

Demir karyolada cansız yatan vücut, "Konuşsana!" diye çekicini fırlattığı ünlü Musa heykelinin yaratıcısı Michelangelo'dan başkası değildir. Roma'da, San Pietro in Vincoli Kilisesi'ndeki bu ünlü heykeli herkes bilir. Mermerin konuştuğunun bir simgesidir. Zaten Michelangelo da o yüzden çekicini fırlatmıştır. Konuşması gerekirken sustuğu için.                                                                500 yılı aşkın zaman diliminde, üstelik de Katolik mezhebinin tam ortasında bir Musa heykeli, tüm dünyanın hayranlığıyla öylece oturmakta... Sanatın bin yıl daha dünyayı etkileyeceğinin habercisi olarak umut dağıtmakta.

18 Şubat 1564 tarihinde saat beş sularında öldü Michelangelo. Yanında iki doktor, noter ve arkadaşları Cavalieri, Daniel ve Diomede vardı. Evdeki herşey hemen mühürlenip ceset çıkarıldıktan sonra da sayım yapıldı. Leonardo, üç gün sonra gelip mirası kabul etti.                     Evde şunlar bulunuyordu: İçinde dokuz bin duka bulunan bir kutu, çok az resim ( ölmeden önce Michelangelo neredeyse her şeyi yakmıştı), ve bazı başlamış olduğu heykel çalışmaları.    Leonardo, çok önceden, Dük Cosimo ve Floransalı arkadaşlarının isteklerini yerine getirerek ünlü amcasını Floransa'da defnetmeye karar vermişti. Ancak Michelangelo'nun onlara ait olduğuna inanan Romalı arkadaşları cesedi vermek istemiyorlardı ve Roma kiliselerinden birinde mezar hazırlamaya başlamışlardı. Bu nedenle Leonardo cesedi eşya taşıdığı izlenimi vererek gizlice şehirden çıkarıp Floransa'ya götürdü. Orada her şey hazırdı: Dük, Floransa'nın en iyi iki ressamıyla en iyi iki heykeltraşı olan Vasari, Bronzino, Ammanati ve Cellini'nin de girdiği özel bir komisyon gönderdi. Benedetto Varchi konuşma yaptı. Vasari, büyük sanatçının cesedinin halen bulunduğu Floransa'nın panteonu olan Santa Croche Kilisesi'ndeki mezarına sıradan bir mezar taşı hazırladı. Sanatçının mezarı, dehasına hem müthiş vatanseverliği, hem de karamsarlığı nedeniyle benzeştiği Nicollo Machiavelli'nin mezarına yakın bulunmaktadır.

Füsun Kankat

 

 

Kaynakça: Başkent Üniversitesi Kültür Yayını olan "Bütün Dünya" dergisindeki                                 Mümtaz İdil'in "Tarihten Damlalar" başlıklı makalesinden.

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder