31 Ekim 2013 Perşembe

Güneş Tanrısı Apollon ve Sümbül Çiçeği

GÜNEŞ TANRISI  APOLLON  ve  SÜMBÜL ÇİÇEĞİ

Güneş; her gün sabahleyin doğar, yavaş yavaş yükselir, sonra batıda kaybolur. Bu şekilde o yalnız ayları ve mevsimleri düzenlemez, yaratıcı ışıklarıyla her şeyi diriltir, her şeyi yaşatır. İlkbaharda çiçekleri o uyandırır, ölen tabiatı o canlandırır. Fakat yaz mevsiminin uzun günlerinde ise güneş, ilkbaharda hayata kavuşturduğu çiçekleri açmadan soldurmaya, öldürmeye, çimenleri sarartmaya ve kavurmaya başlar. Güneşin yaratıcılığı ile yok ediciliğini anlatmak için şairler Apollon'a ait birçok aşk mitleri uydurmuşlar. Bunlardan biri de Hyakinthos miti'dir.

Kral Amyklos'un Hyakinthos adında güzel bir oğlu vardı, çok yakışıklı bir delikanlı olduğundan, güneş tanrısı Apollon, onun güzelliğinin hayranı olmuş, ona candan bağlanmıştı. Samimiyetleri ve dostlukları çok ileri gittiğinden, boş zamanlarını Eurotas'ın çiçekli kıyılarında çimenler üstünde disk atmakla geçirirlerdi... Bir gün yine her zamanki gibi, kırlara gitmişler, akan derenin şırıltılarını dinleyerek çeşit çeşit çiçeklerin süslediği çayırlıkta, bu çetin ve eğlenceli sporla meşgul oluyorlardı.                                            Fakat başı çelenkle süslü kelebek kanatlı, güzel ve sarışın Zephiros da Apollon gibi, güzel Hyakinthos'a gönül vermişti. Onun Apollon ile sıkı fıkı görüşmesini çekemiyor, adeta kıskançlıktan kuduruyordu.           Zephiros, gemicilerin en çok sevdikleri bir rüzgar olduğu halde görevini yapmıyor, hatta kederi arttığı, kızdığı zamanlar gemileri kayalara bile çarpıyordu. İşte Hyakinthos'a vurgun olan Zephiros fırsattan faydalanarak, Apollon'un fırlattığı diske yolunu şaşırttı, güzel delikanlının kafasına çarptırdı. Zavallı Hyakinthos hemen yere yuvarlandı, kafası patlamış, ağzından burnundan durmadan kan geliyordu.       Bu felaket karşısında Apollon kalbinden vuruldu, deli divane oldu. Hemen yere çömeldi, ilahi bir güzelliği olan delikanlının başını sol kolu üstüne koydu, kanını sildi ve oğlu Asklepios'a en etkili ilaçlarından koydurdu. Fakat yara ilaç kabul etmedi ve Hyakinthos can verdi.                                                   Kederden ne yapacağını bilmeyen, yaz mevsiminin kızgın tanrısı şöyle bağırdı:  

"- Ey sevgili çocuk, ölüyorsun, senin taze ve güzel gençliğini ben kendi elimle yıktım, yok ettim. Mademki ben seninle beraber mezara, yer altına gelemiyorum, mademki benim yerim göklerdir, istiyorum ki seni kendim gibi bir ölmez yapayım, istiyorum ki seni neşeli ve kudretli olduğum zamanlarda görebileyim, ışıklarımla seni okşayayım, koklayayım. Onun için seni çiçek yapacağım.     Sen yaşayacaksın!  Ben dünyaya yaklaştığım ve ilkbahar, soğuk kış günlerini bozguna uğrattığı zaman  sen topraktan baş kaldıracak, çiçekleneceksin!..."

Apollon , bu sözleri söyleyince, güzel delikanlının yere akan kanından  "sümbül" dediğimiz çiçek fışkırdı, çıktı.

İşte alın size görkemli bir opera librettosu. Bence "Ariadne Naksos'ta"dan sonra harikulade bir eser ortaya çıkabilirdi, ya da estetik harikası bir heykel.  İdealist ve güzele aşık Antik Yunan kültürü zaten bütün güzel sanatların ateşleyicisi değil midir?

 

Füsun Kankat

 

Kaynakça: - Klasik Yunan Mitolojisi  - Şefik Can -

                                        Ötüken Yayınları 

                                                                                                   

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder