12 Mayıs 2014 Pazartesi

Kıta Felsefesi, Ada Felsefesi ve Amerikan Felsefesi Üzerine Bölüm 1

KITA  FELSEFESİ,  ADA  FELSEFESİ  VE  AMERİKAN  FELSEFESİ  ARASINDAKİ  FARKLILIKLAR  VE               BU FARKLILIKLARI  DOĞURAN  SEBEPLER  ÜZERİNE  BİR  ÇALIŞMA

 

BİLGİNİN  KAYNAĞI  PROBLEMİ

İnsanın verdiği değer hükümleri  (güzel -çirkin, iyi-kötü, doğru-yanlış), matematiğin prensipleri (insan aklının ilkeleri) nasıl elde ediliyor? Bunları elde ederken hangi araçlara baş vuruluyor? Bunlar insan aklının eseri mi yoksa deneyler sonucu mu elde edilmiştir?

Bu sorulara felsefe tarihi boyunca çeşitli cevaplar verilmiştir:

1. Bilgilerimiz doğuştandır.                                                                                                                                             2. Aklın eseridir. ( Rasyonalist ve İntellektüalist düşünürler )                                                                                3. Bilgilerimiz duyu organlarımızın ve günlük deneylerimizin eseridir. ( Sensüalistler )                                   4. Bilgilerimiz ne deneyin ne de aklın eseridir. Sezgi gücüyle elde edilir. ( İntüitionistler )                              5. Pragmatistlere göre bir şeyin doğru olması onun doğru veya  yanlış olduğunu araştırmakla mümkündür.  Bir fikrin doğru olduğunu ispat işle orantılıdır. Yani bir fikrin doğru olabilmesi herhangi bir alanda netice vermesine bağlıdır. Böylece "doğru olan bir fikir, faydalı olandır", düşüncesini kabul eden bir görüştür.

Şimdi bizim burada konumuz olan Rationalizm, Empirizm ve Pragmatizm gibi bu üç felsefi görüşün, tarihi ve sosyal nedenlere dayanarak ayrılıklarını belirtmek için öncelikle her birinin ( ayrı ayrı birer felsefi sistem olarak ) , özelliklerini belirtelim:

 RATİONALİZM ( Akılcılık )

Bilgilerimizin ve akıl prensiplerinin doğuştan geldiğini ve akıl eseri olduğunu kabul eden görüştür.        Akıl adını verdiğimiz kendisinde tümel olarak geçen kavramlar, bilgiler ve kuralların bulunduğu kabul edilen yetimizi, gerçeği bilmek ve açıklamak olarak ele alan düşünce sistemine Rationalizm denir.                a)  Metafizikte (varlık felsefesinde) Rationalizm; herşeyin akla uygun olduğunu, varlık sebebi olmayan hiç bir şeyin olmadığını söyleyen görüştür. Kısacası gerçek olan Rationalizm'dir. ( Akla uygundur )

Bir de İrrationalizm vardır ki bu yukardakinin zıttıdır. Bazı filozoflar, "her şey akla uygun değildir" derler. PASCAL'a göre " Aklın olmadığı her şey var olmaktan geri kalmaz". PASCAL, Duygucu bir düşünürdür.

b)  Her şey akıldan gelmez, bir dereceye kadar deneyden gelir. Buna göre bilginin esas kaynağı akıldır.   Duyular bize ancak tam olmayan bilgi verirler. Bu görüşü savunanlar: PLATON, DESCARTES,  LEİBNİTZ, HEGEL.

c) KANT, bilgilerimizin deneyden geldiğini kabul eder. Yalnız başına deney, bilgileri meydana getirmez.   Deney yapmak için deneyden gelmeyen  apriori şartlara ihtiyaç vardır. Bu şartlar aklı meydana getirir.   Mesela evren hakkındaki her şeyin üç boyutlu görünmesi deneyden gelmez,  aklın yapısı gereğidir.          Bu hal deneyden öncedir veya aprioridir. Şu halde bilgi aklın işe karışmasıyla mümkündür.                   KANT'ın eski Rationalistlerden farkı: Eski Rationalistler, doğuştan insanda bilginin bulunduğunu kabul ederler.  Kant'ta ise doğuştan bilgi yoktur. Bilginin şartları vardır.                                                                           PLATON'a göre "Platon'a göre ruh bu evrene gelmeden önce gerçek olan evreni görmüştür.( İdea Evreni- İdealar Alemi )". Ruh, bu gerçek olan evrenin canlanmasından hatırlama ile bu evrendekileri bilir. DESCARTES'a göre "insan ruhunda hakikat tohumları vardır".  KANT'a göre bilgi, deneylerle başlar; fakat deneyden gelmez. Akıl olmasaydı, deney yapılamazdı. Evren hakkındaki bilgiler, bilginin apriori ile meydana gelir. Bizde zaman formu olmasaydı  bir olaydan sonra ötekini veya bir olaydan öncekini düşünemeyecektik. Böylece bilgide duyu dünyasının veya deney dünyasının payı olduğu gibi bu deney dünyasına şekil ve biçim verip bilgi meydana getiren insan aklıdır.                                                           Rationalizm, genel olarak bilginin akıldan geldiğini, bir hareket noktası olarak ele alan bir görüştür. Rationalistler, hakikat (doğru) fikrinden hareket ederler. Hakikatin bir aynı ve değişmez olduğuna inanırlar. Böylece bilgiyi temellendirmek için bilginin deneyden gelmediğini söyleyerek insan bilgisinin tamamen aklın eseri olduğunu kabul ederler. Yukarıda da belirttiğim gibi Kant hariç bütün Rationalist filozoflar bilginin değeri probleminde doğmatiktirler.                                                                                             Rationalistler, bilgi deyince matematiği göz önüne alırlar. Empiristler ise tabiatı ele alırlar. Kesin bilgi Rationalistlere göre akıldan gelen bilgidir. Bu da Matematik, Astronomi, Fizik gibi fiziko matematik ilimlerdir.

Rationalizm'in çeşitli anlamlarını ve bu arada Kant'taki anlayışı (eski  Rationalistlerden farkını) belirttikten sonra biraz da İlkçağ Rationalistlerine değinelim: İlkçağ Rationalistleri ve düşüncelerine gelince...Sokrates (MÖ. 469- 399); "bilgilerimiz doğuştandır" der. İnsan bütün bilgilere doğuştan sahiptir. Bu bilgiler tıpkı üzerinde külleri olan bir ateşe benzer. Küller aralanınca ateşin ortaya çıkması gibi bilgiler ortaya çıkar. Bilgilerin ortaya çıkması da Sokrat'a göre şöyledir:                                                         1. Fikir doğurtma (Maitique), 2.Alay (İroni) şeklindeki yollarla karşısındakinde var olan bilgileri ortaya çıkarır. Fikir doğurtmada, diyalektik bir metotla yani karşılıklı konuşarak soru ve cevap alınması şeklinde bilgi ortaya çıkar. Alay veya İroni ise, karşısında bilirim iddiasında bulunan kişiye " sen biliyorum iddiasındasın oysa ben hiç değilse bilmediğimi biliyorum" der.                                                         Platon'a (MÖ:427- 347) göre bilgi, anımsama (hatırlama= bilgilerin canlanması )dır. Onun kabul ettiği iki alem vardır; 1.İdealar Alemi (Esas Alemdir. İnsan ruhu bu alemden önce orada bulunmuş ve her şeyin aslını esasını orada görmüş ve öğrenmiştir.)                                                                                                     2. Duyular Alemi ( İnsanın yaşadığı bu dünyadır ki her şey , görülen her varlık esas olan idealar aleminden birer gölgedir. Platon bunu mağara istiaresiyle açıklar. )                                                                       Platon'a göre ruhta doğru tasavvurlar önce bilinçsiz olarak bulunurlar. Uygun sorular ve araştırmalarla aydınlık bilgi haline gelirler. Buna göre öğrenmek eskiden bilineni anımsamadan başka bir şey değildir. Netice olarak akıl bize ruh vasıtasıyla doğuştan birtakım bilgiler getirmiştir. Sürekli bir araştırma ve metotla bu bilgiler ortaya çıkartılabilir. (Anımsama) Böylece bilgi meydana gelir.                                                         Aristoteles (MÖ:384-322) : Rationalistler içinde (İlkçağ Rationalistleri arasında) katı bir Rationalist anlayıştan uzaklaşıp ileri bir Rationalizme geçen ilk düşünürdür. Düşünceleri incelendiğinde onda duyguculuğa kaçan tarafları görebiliyoruz.  Aristoteles'e göre insan aklı doğuştan bilgiye sahip değildir, fakat bilgi yeteneğine sahiptir. Duyular ve dış deneyin bilgide payı vardır. Duyu organlarının elde ettikleri bilgiyi işleyen, onlara bir şekil (form) kazandıran insan aklıdır. Duyu  organlarının bildirdiklerini işleyen, onlara şekil veren aklın aktif yönüdür.  Duyu organlarının bildirdikleri ise pasif akıl tarafından alınır ki bu da izlenimlerdir.

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder